1 Haziran 2015 Pazartesi

Gökyüzünde



                 



Karanlık bir balkonda, mum ışığının tam ucunda seni düşleyerek yıldızlardan öpücükler aldım ben bu gece. Sırf senin onlara bakabilme ihtimalin var diye ışık saçtıklarına dua ettim.
Sana yazılmayan her şarkıyı dinlediğimde notalara bile sitem ettim.
Seninle aynı gökyüzünün altında olabilmek ne güzel bir ayrıcalıktır öyle.
Aynı güneşin sıcaklığıyla uyanmak cennet değil de nedir? Peki ya aynı Ay'ın yakamozunda demlenmek? 
Düşünsene belki de yüzdüğün o denizlerdeki sular dönüp dolaşıp benim tenimi bulmuştur.
Belki içime çektiğim havada senin göz yaşların vardır.
Bir o kadar yakın, bir o kadar uzaksın. Uzakları bile sevdirdin ey yar sen bana.
Sana gelmeyen her yolu cehennem bellettin. Günü ağarttın, geceyi kuş cıvıltılarıyla aydınlattın.
Gözlerimi kapayıp açsam da inanamıyorum gerçek olduğuna. Seni dokunmadan görebilme ve hatta hissedebilme yetisine bayılıyorum. Kim bilir belki de bir gün bir bunun uyanması imkansız bir rüya olduğunu anlarız. Belli mi olur belki de çok uzaklarda olsan da bir gece ansızın çakıl taşı atarım camına. Ben "Seviyorum" diye bağırırım. Sen de yüzündeki tüm endişeye rağmen mutluluğunu saklayamazsın hani. Sılasına kavuşmaya çalışan bir güvercinim ben. Kanatlarım yorgun, üzgün, kırgın. Gözleri yaşlardan solmuş, nefesi nefesinden uzak. Nefesim yoluna feda olmuş.
Kanatlarımı çırparken ben, kalbim çoktan senin yanına yetişir olmuş.