8 Mayıs 2014 Perşembe

Keşkelerle Dolu

Şimdi şuradan binsem bir otobüse, gittiği son durağa kadar kafamı cama yaslayıp uyusam. Zihnimin içindeki tüm pirelerden arınsam. Bu bir açıp bir kapayan havadan soyutlansam keşke. Yağmurlarda yıkanıp özgür olsam keşke. Hiç bilmediğim ülkelerde, hiç bilmediğim şehirlerde kaybolsam. Kalbimdeki herşeyin acısını kanaya kanaya yaşasam. Kendimi bulsam kayboluşumda.

 Doğacak yeni güneşte daha heyecanlı uyansam keşke. Bu anlamını yitirmiş ve yaşlanmakta olan dünyada masumiyetimi koruyabilsem keşke. Sevdiğim ve değer verdiğim herşeyin savunucusu olabilsem, güçlerine güç katıp yükselebilsem ne güzel olurdu.

Hiç bilmediğim bir dili konuşsam mesela, kimse beni anlamasa, kimseyi anlamasam bu dünyada.
Sözler canımı hiç acıtmasa, yaşananlar geçmişte kalmayacak kadar değersiz olsa ne olurdu sanki.
Masal duymadan uyuyamayan bir çocuk gibi masum olabilsek keşke, alıp başımızı gidebilsek.
Kırmızının her tonundan bir öpücük alabilsek, ne göz yaşı kalırdı ne de en ufak bir hasret.