10 Nisan 2015 Cuma

Uzat Elini



Karanlık sabahlardan karanlık gecelere, en ulaşılmaz baharlardan hasret kalınan yaz akşamlarına içiyorum bu gece.

Biliyor musun İla, bazen gerçekten senin dediğin gibi fazla zorladığımı düşünüyorum.
Hayatım boyunca yapmaya çalıştığım, yapacağım veya başardığım hiçbir şeyin buna değmeyeceğini hissediyorum. Nedir ki bu his?
Senin yoluna yordam olmak, imkansızlığına imkan olmak varken nedendir ki bendeki bu karanlık.


Uzat ellerini bana İla, uzat ki ellerinden tutup kavrayabileyim seni.
Beşiktaş'ın o soğuk ve rüzgarlı akşamında her şeye rağmen sıcak kalan ellerimle ısıtabileyim ellerini.
Kaldırım kenarları sarı beyaz olan o yollardan yürürken sadece beyazlara basarak gidelim seninle.
Hatırlar mısın bilmem, en sevdiğimiz şarkıyı dinlerken gökyüzünü izlerdik Moda sahilinde.
Önümüzden geçen yüzlerce çiftten farklı olduğumuzu düşünürdük.
Çalıların arkasına gizlenip delicesine sevişenlerden değildik en nihayetinde.
Bizimkisi tamamen gökyüzüne kavuşabilme hissiydi.
Avuçların terlediğinde diğer elime geçtiğin günlerdi.

Acı ama,
Canım acıyor İla, hem de kalemimi oynatamayacak kadar.
Zaman daralıyor, günler hızlıca geçiyor.
Belki gökyüzünde ışığını gördüğüm uçağın içinde bir yerlerdesin.
Belki de gözlerimi kapatıp gülüşünü hayal ederken önümden geçen birisi...

Ellerim buruşuyor İla.
Gözlerimin altında çizgiler çıkmaya başlıyor.
Saçlarımın kenarları açılıyor.
Neredesin?

Ellerini ver bana, çabucak.
Kalemimin mürekkebi bitiyor.
Beyaz defterimin son sayfaları geliyor.
Sayfalarım tek tek koparılıyor İla.

Düşünsene şunu, yemyeşil bir ormanın içinde nefes alamadığını. Sıkışıp kalıyorsun, daralıyorsun. Aldığın nefes göğsünün tam ortasına saplanıp kalıyor. Gördüğün her ağaç sana nefretle bakıyor. Dallarındaki yapraklar o narin seslerinden çok uzak, kulaklarını tırmalıyor.
Nefes alamıyorsun orada bile, ölmek istiyorsun ama yaşıyorsun. Tabi yaşamak denirse.
Çırpınıyorsun, sağa sola savruluyorsun. Üzeri yapraklarla örtülü toprağa yapışıyorsun.
Geldiğin yere geri dönüyorsun, dünyaya ilk merhaba dediğin o andan beri yaşadığın ne kadar güzel şey varsa hepsini bir kenara bırakıp sadece o toprağın kokusunda cenneti buluyorsun.

Düşün İla düşün, ben tüm bunları yaşarken sen hayatının lanet olası herhangi bir anında hiç aklında ve umurunda olmadan sadece iki gözünü birbirine kırpıyorsun...